24-25 Nisan günü Çanakkale’de yapılan Anzak Günleri’nde terör saldırısı yapmayı planladığı değerlendirilen Suriye uyruklu DEAŞ’lı şahıs Abdulkerim Hilef’in korkunç planının ilginç ayrıntılarına ulaşıldı.
Emniyetin elde ettiği bulgular, örgütün Çanakkale’de -15 Mart’ta Yeni Zelanda’da 50 Müslüman’ın katledildiği cami saldırılarına karşılık olarak- dünya kamuoyunda ses getirecek bir hain terör saldırısı gerçekleştirmeyi planladığını gözler önüne seriyor.
Emniyet tarafından hazırlanan raporda, Hilef için “Yeni Zelanda’daki terör saldırısına misilleme olarak Çanakkale’de yapılan Anzak Günleri etkinliklerine yönelik DEAŞ terör örgütü adına eylemsel faaliyetlerde bulunabileceği değerlendirilen” ifadelerine yer verildi.
İstihbaratın ulaştığı belgelere göre 23 Nisan günü yapılan gizli bir operasyonla yakalanan DEAŞ’lı terörist, önce örgütle bağlantısını inkâr etmeye çalışsa da telefon kayıtları ve diğer belgeler önüne konulunca bağını itiraf etmek zorunda kaldı.
Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Abdulkerim Hilef adlı teröristin iki ayrı GSM hattında örgütsel bağlantılar tespit edildi. Hilef’in bu bağlantıları telefonunu formatlayarak yok etmeye çalıştığı da Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi’nce tespit edildi.
ÖRGÜT MENSUPLARI BİRBİRİNİ ELE VERDİ
Hilef’in, Nisan ayı başında Osmaniye’de yakalanıp gözaltına alınarak tutuklanan Abdurrahman El Abit ve Usama Salama adlı iki IŞİD mensubuyla yoğun telefon görüşmesinin bulunduğu tespit edildi.
Hilef’in yakalanmasının ardından Osmaniye’de tutuklanan iki IŞİD mensubunun ifadesine başvuruldu. Bu iki şahıs, ifadelerinde Abdülkerim Hilef’in 2015’te örgüte katıldığını itiraf etti. Bunun üzerine Hilef tutuklandı.
Yakalanan Suriye uyruklu şüpheli Abdülkerim Hilef 26 yaşında ve Deyrizor doğumlu. Üç kardeşi Adana’da ikamet ediyor. Biri de 2014-2015’te yine Adana’da ikamet ettikten sonra Türkiye karşıtı faaliyetleriyle bilinen ve son olarak İstanbul’da iki casusu yakalanan Birleşik Arap Emirlikleri’ne gidip yerleşmiş. Abdulkerim Hilef’im ifadesinde,
“2107’e kadar Suriye’de ailemle yaşadım, çobanlık yaptım. İdlib’ten Şanlıurfa’ya geçtikten sonra önce İstanbul’da, 2018’de de Tekirdağ’da bir plastik fabrikasında çalışmaya başladım. Savaştan kaçmak amacıyla Türkiye’ye yasadışı yollardan giriş yaptım. Deyrizor DEAŞ kontrolündeydi ve DEAŞ örgüte katılmayanları öldürüyordu. Bu yüzden kaçtım. İlk olarak Urfa’da Tel Abyad’ın karşısında kurulan çadır kentte kaldım. Sonra Basil isimle Suriyeli bir şahıs vasıtasıyla İstanbul’a getirildim. Bu kişinin DEAŞ’la alakası yoktur.”dediği öğrenildi.
Abdulkerim Hilef’e sorgusunda DEAŞ’lıların kullandığı Telegram uygulasını (Reina saldırganı da kullanıyordu) kullanıp kullanmadığı da soruldu.
‘DEAŞ’TA EĞİTİM ALDIM’
Hilef, “Az da olsa kullandım” dedi. Hilef, ifadesinde devamla şunları söyledi:
“Ben terör örgütü hakkında fazla bilgi sahibi değilim. Bildim kadarıyla zalim insanlardır ve savaşçılardır. Benim bu örgütle bağım yoktur. Ancak 2016 yılında Suriye’de olduğum dönemde bu örgüt beni Deyrizor şehrinin Meyadin bölgesine bulunan bir kampa dini eğitim almak için zorla götürdü. Burada DEAŞ terör örgütüz tarafından kurulan kamp içerisinde yaklaşık 30 veya 40 gün kadar dini eğitim aldım. Başkaca eğitim verilmedi. Akabinde tekrar köyüme dönüp çobanlık yapmaya devam ettim.”
Hilef’e Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında iki şahsın kullandığı telefon dökümlerinin ayrıntıları gösterilince
“Osmaniye’de sorgulanan Abit ve Salama’yı Suriye’den tanırım. Köylülerimdirler” dedi. Abit ve Salama da Hilef’in 2015 yılında DEAŞ’ta bulunduğunu doğruladı. Sorgusunda telefonunu neden formatladığı sorulunca Hilef önce şu yanıtı verdi:
“Telefonuma format attığım doğrudur. Ancak bunun sebebi DEAŞ terör örgütü değil, telefonuma bulaşan virüsten kurtulmaktı.” Ardında da “Ben Abit ve Salama’nın Osmaniye’de gözaltına alındıklarını duyunca bana herhangi bir zarar gelmesinden korktum ve yeni bir hat alıp kullanmaya başladım” dedi.
CEZAEVİNE GÖNDERİLDİ
İfadeleri çelişkili bulunan Abdulkerim Hilef tutuklanarak cezaevine gönderildi.
DEAŞ, daha önce Türkiye’de 2016 yılında Atatürk Havalimanı ve Reina saldırıları gibi büyük çaplı hain terör eylemlerine imza atmıştı.
Birinci Dünya Savaşı’nın Osmanlı açısından önemli cephelerinden Çanakkale’ye saldırı planı açığa çıkan örgüt daha önce İstanbul’u hedeflediği yönündeki yazıların olduğu Konstantinopol isimli bir dergi de yayınlamıştı.