Filler Tepişir-Sonra Barışır ; Peki Ya Çimler…
Bir bakalım kimmiş bunlar… Çanakkale’de sağlı-sollu, orta yollu siyaset simsarları.!
Yine sonuna dek sıkılmadan okuyacağınız ve gerçeklere dayanan bir yazı dizisi ile çıkalım dedik karşınıza. Manşette vurguladığımız gibi merak ettiğiniz o isimleri de bulacaksınız bu yazımızda…
Yazımızın Ana teması siyasi partilerdeki kongre süreçleri, atamalar, dayatmalar ,pazarlıklar ve ayak oyunları…
Her zaman diyoruz,Çanakkale siyaseti de tıpkı Türkiye Genel Siyaseti gibidir. Farkı partiler yada aynı partiye mensup ancak muhalif olanlar üç-beş ay kavga eder (yada MIŞ GİBİ YAPAR), şahıs bazlı hareket eden fanatik taraftarlar ise birbirlerini yerler, etmedik hakaret söylemedik ağır sözler bırakmazlar, dedikodular, ayak oyunları derken taraflar kutuplaşır; aradan belli bir zaman geçer; birde bakarlar uğruna birbirini yedikleri isimler kol kola girmiş halay çekiyor , aynı sofrada, aynı çanaktan yemek yiyor, değişen hiç bir şey yok, her şey eski hali ile olduğu gibi devam ediyor…
Aziz Nesin’in bilinen ve sevilen hikayelerinden birisidir bu: Biz Bu Boku Neden Yedik!?…
Bazı olaylar sonrasına cuk oturur. Bu nedenle sıkça tekrarlanır.
Kim ne derse desin ben de o tekrarı yapanlardan birisi olacağım. Bilen sussun, Unutan hatırlasın, Bilmeyen öğrensin… Laf da gediğine otursun.
Evet.. Siz Bu Boku Niye Yediniz!?…
Köyün Ağa’sı kurulmuş traktörüne kasabaya – pazara gitmektedir. Yolda, erkenden yola çıkmış Çoban Memet’e yetişir o da kasabaya inmektedir.. Traktörü olacak değil ya gariban çobanın… Yayadır.
Ağa; Çoban Memet’i traktörüne alır. Yol alırlar bir süre… Ağanın aklına bir muzırlık gelir, Hem biraz eğlence olur diye düşünür. Traktörü kenara çekip durdurur. Ve Memet’e dönüp. “ ula memet” der, “şu yolun kenarındaki mayısı (boku) gördün mü?”
Yoldan geçen sığırlardan dökülen kocaman bir mayıs (bok) kümesi yolun ortasında yayılmış durmaktadır… Taptaze, dumanı üstünde kat kat…
He gördüm Ağam… der Memet… Devam eder Ağa: “ Ula Memet… şu mayısı yersen bu traktörü sana veririm”…
Bu teklif karşısında afallamıştır Memet… İçinden “ yav” der: “Ömrü hayatımda böyle bir şeye sahip olamam… Böyle bir teklifi de hayatım da bir kez daha duyamam… O boku yersem, bu traktörün sahibi olurum…” diye düşünür. Ağa’ya dönüp sorar; “Essah mı Ağam dediğin?” der.
Ağanın teklifini garantileyince, traktörden iner, yol ortasındaki mayısı bir çırpıda yer yutar…
Ağa, Memet’le dalga geçmek için bu teklifi yapmıştır ama, olan biten karşısında sözünde durarak direksiyondan kalkıp traktörü çaresiz teslim eder Memet’e…
Akşama doğru işleri bitip de köye dönerken Memet, Ağa’yı da alıp köye doğru yola çıkarlar… Ağanın canı sıkkındır, biraz dalga geçeyim derken, traktörü bir çobana kaptırmıştır. Memet’in canı sıkkındır, köyde “bok yiyerek traktör sahibi olduğu” duyulunca dalga geçileceği için…
Birbirlerinin aklından geçenlerden habersiz, sessizce yol alırlarken, traktörü birden durdurur Memet. Sabahki mayıs bölgesine gelinmiştir. Ağa’ya dönerek, “Ağam” der, “Bak şu yolun kenarında ki mayısı görürsün…Sabahkinin eşi… Onu yersen, traktörü geri veririm sana”
Traktörü kaybetmiş olmanın zaten büyük pişmanlığı içinde olan Ağa, hemen atlar yola ve çırpıda yiyip bitirir mayısı.
Direksiyonu teslim eder, Memet Ağaya……
Köye yaklaştıklarında Ağa Memet’e dönüp sorar:
– Ula Memet, bu traktör kasabaya giderken benimdi değil mi?.
– Evet, senindi Ağa’m…
Devam eder Ağa;
– Kasabadan dönerken de benim değil mi?..
– Senin ağam…
– Peki.. Memet….Biz Bu Boku Niye Yedik!?…
Biz de farklı bi-şey sormuyoruz ki…
Madem herşey altı AY – altı YIL öncesi gibi olacaktı, hiç birşey değişmeyip her şey aynı eski halini alacaktı; Siz Bunca Boku Niye Yediniz!?
Dip Not: Buyurun size Çanakkale’de Siyasetin şu anki hali. Hiç birşey değişmedi,yine her şey aynı.. İşte Çanakkale’de ki Midesiz- Omurgasız Siyaset,aktörler ise her zamanki gibi aynı isimlerden ibaret… Devam edecek..Kalın Sağlıcakla…