Çanakkale’de Mavi Boncuk Siyaseti: Sözler, Hayal Kırıklıkları ve Siyasetin Genel Sorunları
Popülist Siyasetin Gölgesinde: İdeolojiler ve Partiler Üstü Bir Gerçek
Sağ-sol fark etmeksizin, siyasetin genelinde yerel ve ulusal düzeyde seçim dönemleri ve kongre süreçlerinde tekrarlanan bir tablo var: Halkın güvenini kazanmak delegelerin ve seçmenin desteğini sağlamak için verilen vaatler hızla unutuluyor. Kongrelerde, ve delegelerin belirlenmesinde olduğu gibi, yerel ve genel seçimlerde de tekrarlanan bu tablo, siyasetin kökleşmiş bir sorunu.
Seçim Meydanlarından Koltuklara: Çanakkale’nin Umutları Çıkmazda
Seçim dönemlerinde gençlere iş vaat eden, istihdamın artırılacağını söyleyen, köy meydanlarında çiftçilere destek sözü vererek sanayi projeleriyle kalkınmalar vaat eden, altyapı, trafik ile otopark sorunlarını çözeceğini iddia eden siyasiler, şehri kalkındıracağını ve sanayiyi şahlandıracağını söyleyerek umut dağıtmışlardı. Ancak seçim sonrası bu vaatler hızla unutuldu. Herkes köşeyi dönmenin, yolunu bulmanın ve koltuğunu, makamını sağlamlaştırmanın peşine düştü. Ancak unuttukları bir şey var: Bu millet, bu halk asla yediği kazığı (tokatları) bu saatten sonra unutmaz.
Delege Seçimleri, Kongreler, Anketler ve Liyakatsiz Atamaların Gölgesinde Siyaset
Kongre süreçleri, delege seçimleri, siyasette güç dengelerinin yeniden şekillendiği kritik dönemlerdir. Çanakkale’de yerel yönetimlerde ve teşkilatlarda, delegelerin ve halkın desteğini sağlamak amacıyla verilen sözler dikkat çekiyor. Ancak bu süreçteki vaatler, yalnızca kısa vadeli kazançlara yönelik ve halkın gazını almaktan öteye de gidemiyor.
Yerel ve genel seçimlerde olduğu gibi, kongre süreçlerinde, liyakatsiz atamalarda, anketlerde ve delege seçimlerinde de bu tür söylemler, kısa vadeli kazanç sağlıyormuş gibi görünse de, uzun vadede güven kaybına yol açmaya devam ediyor ve beklenen hazin sonları hızlandırıyor..
Bürokrasinin Aksayan Çarkları: Liyakat ve Siyasi Çıkar İlişkisi
Bürokrasi, halkın sorunlarına çözüm üretmesi gereken bir yapı iken, “bugün git, yarın gel” anlayışıyla hareket eden ve “hallederiz”, “bakarız”, “değerlendiririz” gibi sallayıcı ifadelerle oyalanmayı sistem haline getiren bir mekanizmaya dönüşmüş durumda. Bu “hallederizciler”, “bakarızcılar” ve “aklımdasıncılar” her şeyin yolunda olduğunu söylerken, halk yalnızca daha fazla beklemeye mahkûm ediliyor.
Kendi geleceğini ve dar kadrosunu garantiye almak ve koltuğunu korumak için sözde siyasetle hareket eden bu bürokratlar, ikbal kaygılarıyla; halkın sorunlarını çözmek yerine günü kurtarmaya odaklanıyor. Aman dikkat: Bugün “hallederiz” diyenlerin akıbeti her koşulda (tekerrürden ibaret) ibretlik bir sonla neticeleniyor. Siyasetin ve makamların kaygan zemininde ve geçici olduğunu unutanlara tekrar hatırlatalım; kalıcı olan tek şey itibarınız ve her koşulda milletin iradesi olacaktır. Ve bu irade, günü geldiğinde (çok yakında) en büyük gerçekliği tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktan ve itibarınıza imza atmaktan çekinmeyecektir.
Halkın Tahammülü Kalmadı: Milletin Sabrını Zorlamayın
Seçim meydanlarında, kongrelerde ve miting salonlarında verilen vaatlerin, sözlerin unutulması artık milletin sabrını taşırdı. Gençlere iş, istihdam; kırsala destek , altyapı ve kalkınma vaatleri, milletin hafızasında hâlâ tazeliğini koruyor. Sizler bu vaatleri ötelediğinizi, hatta unutturduğunuzu zannediyorsunuz. Ancak halk, bu paslı çarkların ve kirli ilişkilerin sıkı takipçisi. Bu kez unutulan vaatlerin hesabını sormakta (sordurmakta) kararlı.
Bu koltuklar, bu makamlar baki diyerek düşünmeyin. Halk, unuttuğunuzu sandığınız her sözün, ötelediğinizi zannettiğiniz her vaadin hesabını er ya da geç soracaktır.
Popülist Siyaset ve Hamasetin Sonu: Tarihi Halk Yazar
Sağ-sol fark etmeksizin, siyasetin popülist yapısı, halkın gözünde ciddi şekilde güven kaybına yol açmaya devam ediyor. Çanakkale gibi bir şehirde bariz şekilde görülen bu tablo, yalnızca yerel bir sorun değil; Türkiye genelinde siyasetin yapısına dair güçlü bir uyarı aynı zamanda.
Unutulmamalıdır ki, halkın iradesi, yalnızca vaatlerin değil, halkı hiçe sayan tezgahını kurmuş düzenbazların da hesabını soracak kadar güçlüdür. Çanakkale’den yükselen bu mesaj en yakın zamanda vücut bulacak, belki de Türkiye’nin hafızasında yer ederek ; milletin geleceğini şekillendirecek bir çağrı olarak tarihe geçecektir.
Son Perde: Seyirciler Sahnede
Ve perde bir kez daha kapanıyor.. Seçmenler, bayrak sallayan delegeler alkışlarla uğurlanıyor, siyasiler bürokratlar koltuklarını korumanın rahatlığıyla arkalarına yaslanıyor(Şimdilik) . Halk mı? O hâlâ vaatlerin afişlerde kaldığı sokaklarda dolaşıyor. Çanakkale özelinde İş, aş, ekmek vaatleri, yuva ve konut hayalleri, İstihdam, Tarım destekleri unutuldu, sanayi projeleri hayale dönüştü, gençler iş beklerken “sabır da bir erdemdir” deniyor. Ama kimse endişelenmesin: Milletin iradesi ve Devlet aklının rehberliğinde; dengeler yeniden değişmeye, bürokrasi ve siyasi partiler için kartlar yeniden karılmaya başlıyor; daha adil ve şeffaf bir sürecin başlangıcına doğru ilerliyoruz..
“Her şey değişir, koltuklar kayar, makamlar ünvanlar gider; ama halkın iradesi hep baki kalır” demiştik. Peki, halk bu kez ne mi yapacak? İşte bu sorunun cevabı, hepimiz için yeni bir sayfanın başlangıcı olacak..
Gizemli Bir Bekleyiş: Çanakkale Değişimlere Gebe
Çanakkale siyaseti ve bürokrasisi hatta iş dünyası, uzun zamandır sessizce biriken hayal kırıklıkları ve kaybolan güvenle yeni bir dönemin eşiğine gelmiş durumda. Perde arkasında yaşanan hareketlilikler, halkın sabrı ile birleşerek büyük değişimlerin habercisi olabilir. Bu şehir, yakın zamanda siyasette ve bürokraside beklenmedik dönüşümlere tanıklık etmeye hazırlanıyor. Çanakkale, geçmişte olduğu gibi, bir kez daha kendi kaderini yazmaya yaklaşıyor.. Birlikte izleyeceğimiz bu süreç, hepimiz için anlamlı dönüşümler getirebilir.. Şimdilik sağlıcakla..