“Terzi Söküğünü Dikemedi: Çanakkale Siyasetinde Beceri Çıkmazı!”
Siyasetin terzisi olmak, politikada her detaya özenle yaklaşan, her farklı unsuru bir araya getirip uyumlu bir bütün yaratan bir rol üstlenmeyi ifade eder. Tıpkı bir terzinin, farklı kumaşları bir araya getirip kusursuz bir elbise dikmesi gibi, siyasetin terzisi de ideolojiler, görüşler ve politik hamleler arasında denge kurar. Dikiş atmak, çatlakları kapatmak, uyumsuz parçaları birleştirmek ve sonunda sağlam, giyilebilir bir siyasi elbise yaratmak bu metaforda kilit noktadır. Siyasetin terzisi, farklı kesimleri ustalıkla birleştirerek, siyasi manzarayı düzene sokar ve liderlerin üzerinde taşıyabileceği güçlü bir duruş yaratır.
Kendi söküğünü bile dikemeyen bir terzi düşünün. Elindeki iğneyi kullanamayan, her başarısız denemesinde suçu başkalarına atmakla yetiniyor. Çanakkale siyasetinde de böyle bir terzi var; ne sorumluluk alabiliyor ne de çözüm üretebiliyor. Her fırsatta beceriksizliğini gizlemeye çalışarak, mağduru oynuyor ve etrafındakileri suçlamaktan başka hiç bir şey yapmıyor. Ancak herkesin farkında olduğu bir gerçek var: Bu terzi, ne iğneyi tutabiliyor ne de dilini. En ilginç olan ise, güven kaybettikçe daha fazla bağırarak hatalarını örtbas etmeye çalışması.
Lakin siyaset, tıpkı terzilik gibi, ustalık ve incelik gerektirir. Ancak bu terzi, elindeki işi beceremediğinde hatalarını kabul etmek yerine çevresindekilere suç atarak durumu kurtarmaya çalışıyor. Kendi söküğünü dikemeyen terzi, Çanakkale’nin sorunlarını çözmekten çok uzak. Dahası, terzinin diktikleri hiç biri dikiş tutmuyor.
Daha da ilgi çekici olan, Çanakkale’de herkesin bir başka merakı var: Terzi hangi konfeksiyoncularla çalışıyor, ipliği nereden alıyor, iğnesi hangi elden geliyor? Çünkü beceriksizlik bu kadar belirginse, malzeme de pek güven vermiyor demektir. Şimdilik kalın sağlıcakla.. (Konunun Terzi FİKRİ ile alakası yoktur..)