Lider/Yönetici vardır kurucudur. Geleceği görür. Geleceğe emin adımlarla yürür.Yaşadığı şehrin geleceğine kadrolar yetiştirir. Geleceği kurgular ve kurulmasına önderlik eder.Lider/Yönetici vardır günü yaşar, kendinden sonrasını dikkate almaz. Değil yeni kadroları yetiştirmek geleceğin kadrolarını bile yok eder.Lider vardır koltuğa kişilik verir ve yüceltir. Lider vardır koltuk ile kişilik kazanır. Liderliği bittiğinde kişisel ağırlığının yok olacağını bilir ve korkar.
Geleceği gören liderlerin koltuk korkusu ya da sevdası da yoktur. Çünkü o liderler fark yaratanlardır. İz bırakanlardır. Onların koltuğun gücüne ihtiyaçları yoktur. Hedefleri tarihsel süreçte kalıcı olmaktır. Kalıcı hizmetler yapmaktır. Ama bu özellikleri taşımayan bazı liderler için koltuğun gitmesi her şeyin bitmesidir.Bu liderlere göre kendilerinden sonraki dönem tufandır.
Adeta her şeyi kendileri yapmış gibi konuşurlar, geçmişi görmezler, kaybettiklerini bilmezler, toplumun da buna inandığını zannederler. Gerçekte kendilerini kandırırlar.İşte bu noktada koltuk sevdası başlar.
Yerini korumak için yapmayacağı uygulama, kırmayacağı insan veya kural yoktur. Koltuk için her türlü mücadele ve çatışma göze alınmıştır. Demokratik kurallar, etik değerler bile hiçe sayılır.
Ne de olsa koltuk sevdasına tutulmuş bireyler kendini normal insanlardan farklı görür, geldiği yeri bile unutur. Ne zaman ayna ile karşı karşıya gelse ben ne güçlü bir insanım diye düşünür.
Kendinin etten ve kemikten bir insan olduğunu unutur. Bir gün bu koltuktan ineceğini düşünmek bile istemez. Dostlarını bile görmez düşmanlarını bilmez.
Çünkü o artık büyük insan olmuştur. Kendince geleceğe yön verecek bir liderdir/Yöneticidir artık.
O diğerlerinden farklıdır.Çünkü o emirler verir. Onun danıştığı Akıl Hocaları,kadroları vardır.
Koltuğun sihirli örtüsü ile gerçekler, dostlar ve düşmanlar göze farklı görünür.Koltuğu kaybetme korkusu sarar bedenleri. Dostlara vefa bir tarafa,artık doğru sözler tehdit olarak algılanır.Bir zamanlar savunulan değerler,şikayet edilen haksızlıklar bile unutulur.
Tek hedef koltuğun ve gücün bir dönem daha korunmasıdır.Geçmiş ve geleceğin muhasebesi önemli değildir.Ne de olsa ona göre toplum bu gerçekleri görmemekte ve anlamamaktadır.Tek doğru kendinin söyledikleri ve yaptıklarıdır.
Çoğumuz bu gerçeği görür ve acınacak halimize güleriz.Heleki dünyayı gözlemleyen bir birey iseniz üzüntünüz bir kat daha artar.
Ancak Yeniçağın liderlerinin ve yöneticilerinin işi artık çok zordur.Gerçek dışı vaatler ve hatalı uygulamalar basın ve duyarlı bireylerce ortaya çıkarılmakta, çok kolay kamuoyuna sunulmakta ve paylaşılmaktadır.
Demokrasilerde liderler ve yöneticiler toplumda halkın iradesi veya partisinin teveccühü ile seçilmiş bireylerdir.Bu toplumsal bir görevdir. Koltuk süresi belli olan görev yeridir.Her lider ve Yönetici kaçınılmaz olarak koltuğundan muhakkak bir gün gidecektir.
Dileğimiz;yönetimde hizmete talip olanların veya bu görevi halihazırda yürütenlerin öncelikle insani,vicdani ve toplumsal değerleri gözardı etmemeleri,bir gün koltuktan inip yine bir birey olarak topluma karışacaklarını unutmamalarıdır.
Bizlere de düşen ise gerçekleri görmek,liderleri ve yöneticileri seçerken korku ve maddi menfaatler yerine gerçekleri görerek,kendimize, topluma, tarihimize olan saygı ve sorumluluk duygusu içinde vicdanımızla hareket etmektir.Cesur olmaktır,dik durmaktır.
DİP NOT: Bir bakın bakalım çevrenize şehrimize Çanakkalemize memleketimize ;muhakkak bu tip lider ve yöneticileri dün olduğu gibi bu gün de görüyormusunuz.? Tabiiki de evet… Akibetleri ise her daim tekerrürden ibaret..